14 Ağustos 2009 Cuma

2009 Dikey Geçiş Sınav Sonuçları Açıklandı


2009 Dikey Geçiş Sınav Sonuçları Açıklandı. buradan gidebilirsiniz.

Ösym kendini aştı bu ne hız aman yarabbi! :) Herkese hayırlı olsun arkadaşlar. Kazanamayanlara da nasip olur inşallah.

Her camiye bir jammer kampanyası

Efendim Türk insanının kaçırmadan camide kıldığı tek namaz Cuma namazı. (bayram namazları hariç). Eksiğiyle ya da hakkıyla herkes ibadetlerini yapmaya çalışıyor. Bu da çok güzel. Amma velakin toplum olarak şu cep telefonunu sessize almayı bi' öğrenemedik. Başımdan geçen bir olayı anlatarak örneklendirmek istiyorum:
Geçen hafta cuma namazının farzında cemaatle birlikte ibrahim tatlıses in bir parçasına eşlik etmiştik. Farzın sonuna kadar çaldı vicdansızın telefonu. Fatihanın sonunda "amin" yerine "ben de yalnızım İbrahim abi!" diyecektim az kaldı. Tövbe tövbe! Bu hafta ise farklı bir amcanın dandik telefonundan Ceylanın bir şarkısını dinledik.
Yine bugün gözlerimin yaşarmasına engel olamadığım bir olayla daha karşılaştım. Güzel ve temiz giyimli 40 yaşlarında, görme engelli bir amca yanında biriyle camiye geldi. Oturur oturmaz belindeki telefonunu el yordamıyla buldu çıkardı. (bu arada ben dikkatle O nu izliyorum.) Telefonu kulağına yaklaştırarak düğmelerine bastı. Daha da emin olmak için eğildi ve yanında gelen amcaya "kapandı mı?" diye sordu. O da hafifçe "hıhım" dedi. O kadar duygulandım ki gözlerim doldu. Bir o görme engelli amcanın gösterdiği hassasiyet e baktım bir de o ceylanı dinleten adamın odunluğuna ve: İnsanoğlunun 5 duyusunun körelmesi insanın duygu ve düşüncelerinin körelmesinden daha kötü olamazmış meğer dedim kendi kendime.
Elhasıl şunu demek istiyorum. Camilerde insanlar Allah'a daha yakın olmak ve ibadetlerini daha güzel şekilde yerine getirmek isterlerken, birkaç kendini bilmezin vurdumduymazlıklarıyla bu haklarından mahrum bırakılmaları çok canımı sıktı!
Cami girişlerine koca koca harflerle "cep telefonlarınızı kapatınız" yazıldı olmadı. İmam farzdan önce cemaate dönüp "namazın huşusu için telefonlarınızı kapatın" dediği o da olmadı. Artık teknolojinin nimetlerine başvurma vakti geldi. Birçok merkezi camilerde bulunan Jammer ların tüm camilerde olması için Diyanetçe bir yardım kampanyasının başlatılması gerekiyor. Her namaz sonunda açılan yardım sergilerinin birkaçında hacı amcaların "Camiye Jammer! Camiye Jammer!" diye bağırarak yardım toplaması bu ihtiyacı karşılayacaktır kanaatindeyim. Bilmiyorum siz ne dersiniz?... Allah ibadetlerinizi huşu içinde yerine getirmenizi nasip etsin. Amin.

13 Ağustos 2009 Perşembe

Valla pek ayıp etmişsin Nil

Müzik dünyasının özgür kızı Nil Karaibrahimgil katıldığı bir radyo programında kendine yöneltilen soruya kendine yakışmayan bir cevap vermiş. Soru şu:
Spiker:Neşet Ertaş'ı dinlermisin?
Nil:Tanımıyorum.
Okudum şaşırdım. Türk Halk Müziğinin Mühenk taşlarından efsane insanı nasıl tanımamış diye çok şaşırdım.
Neşet amcamıza bu durumu söylemişler O da kendinden beklenen şekilde: "Tanımak zorunda değil gözlerinden öperim" demiş.
Özgür ve yaramaz kız buna teşekkür edeceğine kalkmış "Genç nesil Onu tanımıyordu sayemde tanındı" demiş. (halt etmiş)
Bunun üzerine bir haber kanalının yaptığı habere göre Neşet amca şunları söylemiş: "Olmadan oldum sanan birinin çocukça lafları. Olgun insan düşünerek konuşur. Olgun olmayan ham meyve gibidir aklına geleni konuşur. Kendini bilmeyenin kusuruna bakmam" demiş. Ağzına sağlık!
Neşet amcayı tanımayan arkadaşlara ve Nil ablaya kısaca anlatalım:

Alıntıdır: Neşet Ertaş Kırşehirli Orta Anadolu türkülerini ve bozlaklarını gerek sazı gerekse sesi ile getirdiği yorum ve icra biçimleri sonucunda ün yapmış, mahalli sanatçılarımızdan Bağlamalarını da oyma tekne yapan ustalara yaptırmayı tercih eden sanatçı, bağlamalarına da 7 tel takıp, kendi sesine göre akort yapıyor Sanatçının bağlamasından duyduğunuz bazı sesleri, başka bağlamaları dinlediğinizde duyamazsınız Çünkü bağlamasındaki perde ayarlarını kendisi yapar Kendisine Türkiye'nin Jimmy Hendrix'i diyenler de vardır Jimi Hendrix, birçoklarına göre gelmiş geçmiş en büyük gitaristi ise Neşet Ertaş da Türkiye'nin gelmiş geçmiş en iyi bağlama üstadlarındandır

10 Ağustos 2009 Pazartesi

Fatih Sultan Mehmed Ve Bilinmeyenleri



İlk Yayınlanma Tarihi: Nisan-2008

Şimdi diyeceksiniz ilkokuldan beri hem Fatih Sultan Mehmed Hanı hem de İstanbul’un fethini biliyoruz zaten. O zaman bir de benden Fatih Sultan Mehmed’i dinleyin. Küçük bir çocuk daha 7 yaşında ve hocası Akşemseddin ile ilk dersi hocası öğrencisine ilk olarak öğrettiği şey kulağına eğilip “Hedefini belirle” demek. Daha o yaşta hedefini belirlemiştir ilk dersinde…
Küçük yaştan aldığı eğitimi ve herkesin bildiği konuları değil bilmediğimiz olayları ile üç başlıkta anlatmak istedim o büyük Padişahı…
Peygamber Sevgisi
Tabi ki fetih’i yapmak peygamber hadisine övgüsüne mazhar olmak ayrı bir peygamber sevgisi gerektirir. Fatih Sultan Mehmed Han bir peygamber sünneti olarak çıktığı seferleri kimseye söylememiştir. Bu son seferine kadar da böyle sürmüştür. Peygamber Efendimiz(s.a.v) Mekke fethine gitmeden önce orduyu hazırladığında kimse ordunun Mekke fethine gittiğini bilmiyordu. Fahri kâinat efendimiz ordusu ile Mekke’ye yaklaştığında müşrikler anlamıştı. Sultan Mehmed Han da bu sünneti hayatı boyunca uyguladı.

Yine bir başka örneği Peygamber Efendimiz(s.a.v) Hendek savaşı öncesi ashabı ile beraber hendek kazıyor ve taş taşıyor. İşte koca padişah bunu hem okurken hem de anlatırken ayrı bir haz duyarım. Bugün o boğazı süsleyen Rumeli hisarının yapımı devrin en büyük hükümdarlarından biri olan II. Mehmed koca bir kayayı kucaklamış götürüyor. Her biri kendi alanın da âlimlerden Molla Hüsrev ki(Padişaha ismi ile hitap edebilen nadir simalardan) temel kazıyor, mevkice Avrupa imparatorlarına eşdeğer vezirler harç karıyor. Ne muhteşem bir manzara hayali bile ayrı bir heyecan veriyor insana… İşte Fatih’in peygamber sevgisi onu o kutlu makama ulaştırdı. Bir de siyasi hayatında bilmediğimize bakalım
Üç Kez Tahta Çıkışı
Babası Sultan II. Murad Han daha 14 yaşında iken tahtı oğluna bıraktığını hepimiz biliriz ama Fatih’in tahtına tam üç kez çıktığını ve iki kez indirildiğini belki de bilmeyiz. İlk tahttan inişi bildiğiniz gibi Varna savaşı sebebi iledir. Babasına yazdığı mektup aslında Çandarlı Halil Paşanın baskıları sonucu babasını tekrar çağırmak için kaleme almıştır. Bilindiği üzere babası tahtı oğlundan almış ve savaş dönemi bitince tekrar tahtı tekrar oğluna vermişti. Gelelim ikinci tahttan inişine babasının istirahat için çekildiği dönemdir ve yine Çandarlı Halil Paşa etkisi ile yeniçeriler tarihlerindeki ilk ayaklanmayı daha toy gördükleri Padişaha karşı yaptılar ve II. Murad tekrar tahta geçti. Geleceğin Fatihi ikinci kez sanki yetersizmiş gibi tahttan inmiş oldu fakat bunun tekrarı olacaktı ve Çandarlı Halil Paşaya artık iyice kendini bilemişti.

Peki kim bu Çandarlı soyu; Anadolu ahilik geleneğinden gelen ve şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye beyin takımı olarak verdiği Çandarlı Hayrettin Paşa ile başlar. Ta ki fatih dönemine kadar padişah ailesinden sonra en çok söz sahibi aile olacaktır(Günümüzde ise geçenlerde TV programında Emre Kongar -ki kendisini hiç sevmem- ile tartışan gazeteci yazar Cengiz Çandar da bu ailedendir). Gelelim Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul Fethinden sonra ilk yaptığı işlerden birine artık üçüncü ve son kez tahtındadır ve bir o kadar da güçlüdür. İstanbul’un fethine karşı çıkan ve Bizans ile işbirliği yaptığı söylenen Çandarlı Paşa idam edilir.

Ve Şehit Edilmesi
Mutlaka bu nerden çıktı diyenler olacaktır. Fatih sultan Mehmed Han hasta yatağında öldü diyenler de olacaktır. Yine Fatih ordusunu bugünkü Maltepe veya Gebze civarında toplamış bir sefer hazırlığı vardır. Tabii ki ordunun nereye gideceğini her zaman olduğu gibi kimse bilmemektedir. İstanbul’u almış o büyük sultan ve o zamanın yenilmez denen ordusu şüphesiz ki birçok kişinin canını sıkmaktadır. Ondört (14) kez padişahı zehirlemek isteyip başaramayan Venedik sonunda başarır. Aslı Venedikli bir Yahudi olan Müslüman olup Yakup ismini alıp Fatih’in doktorluğuna kadar yükselen hain artık kesin emri almıştır. Çünkü bilirler ki bu Fatih’in son seferi olacak ve büyük ihtimalle batı Roma üzerine İtalya ya gidecektir. Sultan Fatih zehirlenir ve onu zehirleyen hain, askerler tarafından öldürülür.

SELAM VE DUA İLE

Buharalı abimizin kaleminden...
 

Hakkımda

M. Sami Akkuş 1984 doğumlu kendi halinde biridir. Böyle web denemeleriyle uğraşmak hobilerindendir. Uzatmalı Jeoloji Mühendisliği öğrencisidir. Gece karanlığını ve kafasını dinlemeyi çok sever...

Site Info

Bu site Gencmesaj Network ailesinin bir ürünüdür.

Kimler var?

    Üç Tunç Tas Has Vişne Hoşafı Copyright © 2009 Community is Designed by Bie