11 Kasım 2009 Çarşamba

Dünden bugüne neler öğrendim

Kendi hayatımdaki iş deneyimlerimden bahsetmek istedim bu yazımda:

İlk iş deneyimini orta okul sıralarındayken simit satarak yaşadım. Şener Şen’in züğürt ağa filmindeki domates sattığı sahneyi hatırladınız mı? Tıpkı öyleydi. Önce kısık bir sesle:

Sami: simit simit…
-simitçi gel bakalım
Sami: buyur abi
-sar bakalım 4 tane
Sami: tamam abi (Allaaaah)
daha sonra
Sami: Simiiitçiiiiiiiiiiii!!! Sıcak Simitttttt!!! Taze simitttttttt!!
3 hafta kadar sürdü ortaokul öğrencisi saminin. Gururun benliğin nasıl kırılacağını o gün öğrendim.

Üniversiteyi ilk senemde kazanamadığım için boşta kaldığım sene yakın bir alie dostumuzun bilgisayar dükkanında çalıştım. Orda ise emir almanın ne olduğunu yani patron – çalışan ilişkisini öğrendim.

Üniversiteli oldum ipini koparmış buzağılar gibiydim özgürdüm. Pervasızca para harcamanın boşa vakit geçirmenin ne demek olduğunu öğrendim.

Okulum uzadı, “iyi b.k yedin sami” demeyi öğrendim.

Yaşım oldu 25 “baba bana harçlık ver” demenin , yaşıma ne kadar ağır olduğunu öğrendim.

Harç paramı çıkartmak için iş güç peşine düştüm. 2 ay süründüm iş bulmanın ne kadar zor olduğunu öğrendim.

İş başvurularında bulundum: Askerlik , ehliyet, iş deneyimi dediler. Reddedilmenin ne demek olduğunu öğrendim.

Başvurumun biri değerlendirilmeye alındı görüşmeye çağrıldım. "Gayet güzel özellikleriniz var, sizi ikinci görüşmeye davet edicez” dediler. Davet edildim ve çok sevindim. Ama ertesi gün aradılar: Üniversite öğrencileriyle izin konusunda sıkıntı yaşıyoruz, gelmenize gerek yok dediler. Umutların bir anda nasıl yıkılabileceğini öğrendim.

Bir hafta geçti bir telefon geldi (bana gelme diyen işyerinden): İş görüşmesine gelin dediler. Bana yamuk yapanın yanına bırakmayan BEN’in, mecbur olduğu için koşa koşa nasıl gidebileceğini öğrendim.

İşe alındım, eğitimler falan derken iş başı yaptım. İşim gereği hergün 80 – 150 arası değişik insanla konuştum, tahammül etmeyi öğrendim.

Küfrettiler, bağırdılar sineye çekmeyi öğrendim.

Bayram geldi, akrabalarımdan uzak kalmanın el öpememenin ve bayramda millet gezerken harıl harıl çalışmanın ne demek olduğunu öğrendim.

Üyelik yarışına soktular at misali, dil farkıyla birinci gelmeyi öğrendim.

Firma sahiplerinin fazla mesai uygulamalarına ben dahil kimsenin itiraz etmemesini ibretle izledim. Önce kızdım ama bu zamanda ekmeğin aslanın midesinde değil barsaklarında olduğunu öğrendim.

Daha biçok şey öğrendim ve öğrenmeye devam etmekteyim. Hayat elde edilen acı ve tatlı tecrübelerden oluşan bi zaman dilimi değil mi zaten?

Düşe kalka öğrenir insan hayatı. İyiliği, kötülüğü, aşkı, sevgiyi, sevmeyi, sevilmeyi, kahpeliği, iki yüzlülüğü, şerefsizliği, hainliğii… İyi kötü ne varsa hepsini bizzat yaşar.

Öğrenilip de unutulmaması gereken tek şey insan olduğumuzdur...

4 yorum:

aktifmutfak on 11 Kasım 2009 14:28 dedi ki...

samicim..çok şeyi öğrenmişsin bu yaşında..ama daha öğreneceğin inan çok şey var..her zaman gardını hazır tut...benden sana abla tavsiyesi..40 ına bile geldiğinde kazık yemeyi,horlanmayı,kimin gerçekten kiim olduğunu ama iş işten geçmiş olduğunu...daha bi sürü şey...hayat bu samicim...

M.Sami on 11 Kasım 2009 14:34 dedi ki...

Dimi Aytaçcım yaş kaç olursa olsun iyi ya da kötü öğrenilecek birşey mutlaka vardır. Tavsiyen üzerine gardımı biraz daha yüksek tutucam.

Admin on 12 Kasım 2009 03:01 dedi ki...

Bloglarda görmek istemediğimiz yazılar bunlar....

Admin on 14 Kasım 2009 14:24 dedi ki...

Sami o benim dimi:D

Yorum Gönder

 

Hakkımda

M. Sami Akkuş 1984 doğumlu kendi halinde biridir. Böyle web denemeleriyle uğraşmak hobilerindendir. Uzatmalı Jeoloji Mühendisliği öğrencisidir. Gece karanlığını ve kafasını dinlemeyi çok sever...

Site Info

Bu site Gencmesaj Network ailesinin bir ürünüdür.

Kimler var?

    Üç Tunç Tas Has Vişne Hoşafı Copyright © 2009 Community is Designed by Bie